BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK
Doğanın Mirası
Biyolojik çeşitlilik, doğanın bize sunduğu en büyük hazineyi temsil eder. Bu, ekosistemlerin sağlıklı bir şekilde işlev görmesini sağlayan ve insanlığın varlığı için temel olan yaşam destek süreçlerinin bir göstergesidir. Ancak, günümüzde biyolojik çeşitlilik üzerindeki tehditler giderek artmakta ve bu önemli kaynağın sürdürülebilirliği ciddi bir şekilde tehlikeye girmektedir.
Biyolojik çeşitlilik, üç temel bileşenden oluşur: genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliği. Bu bileşenler, tarım, balıkçılık, ormancılık ve koruma gibi doğa koruma alanlarında ele alınmalıdır. Genetik çeşitlilik, türlerin içindeki gen farklılıklarını ve kalıtsal özelliklerini ifade eder.
Tür çeşitliliği, genetik olarak benzer olan ve üreme yeteneğine sahip canlıların oluşturduğu gruplardır. Bu çeşitlilik, genellikle belirli bir coğrafi alandaki türlerin toplam sayısı olarak ölçülür. Ekosistem çeşitliliği ise bitkilerden hayvanlara, toprağa, suya ve havaya kadar birçok canlı ve cansız unsuru içerir. Bu unsurlar arasındaki karmaşık ilişkiler, su döngüsü, toprak oluşumu ve enerji akışı gibi temel ekolojik süreçleri yönlendirir. Biyolojik çeşitliliği korumanın temel adımı, çeşitliliği tanımak ve anlamaktır. Biyolojik çeşitlilik tespit çalışmaları, bu önemli adımın atılmasına yardımcı olmaktadır.
Ne yazık ki, 20. yüzyılın sonunda, biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynaklar, sürdürülemez kalkınma sonucu tarih boyunca görülmemiş bir şekilde tahrip edildi. Bu tahribat, sadece arazi kullanımını düzenleyerek veya bazı koruma alanları belirleyerek telafi edilemez. İklim değişikliği, çevresel kirlenme ve doğal kaynakların kontrolsüz kullanımı, biyolojik çeşitlilikle birlikte insan refahını ve yaşamsal gereksinimlerini tehlikeye atıyor.
Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınmayı benimsemek ve biyolojik çeşitliliği korumak için acil adımlar atılmalıdır. Biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı, politika yapıcılar tarafından bir öncelik haline getirilmeli ve sektörel politikalar, biyolojik çeşitliliği korumayı amaçlayan özgün politikalarla desteklenmelidir. Ancak bu şekilde, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.
TÜRKİYE’NİN ZENGİN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ
Doğal Mirasımızın Değeri
Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu’nun en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ülkelerinden biridir. Ülkemiz Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olarak isimlendirilen üç biyocoğrafik bölgeye ve bunların geçiş zonlarına sahip olması, Avrupa ve Asya kıtaları arasında köprü oluşturması, üç tarafının denizlerle çevrili olması, farklı jeolojik yapılar-toprak ve kayaç tipleri bulundurması gibi birçok çeşitli ekosisteme ve habitata sahiptir. Ülkemiz bu sengin ekosistem ve iklim çeşitliliği sayesinde çok çeşitli türe sahiptir. Ve bu türlerin endemizm oranı çok yüksektir.
Türkiye’de
• 4000’İ endemik yaklaşık 19.000 omurgasız hayvan türü
• 131’i’u endemik 428 balık
• 12’si endemik 36 amfibi türü
• 29’u endemik 146 sürüngen türü
• 10’u endemik 180 memeli türü
• 501 kuş türü
• Üçte biri endemik yaklaşık 13826 bitki türü yayılış göstermektedir.
Bu sayılar dünya üzerinde Türkiyenin biyoçeşitlilik açısından önemini anlatmaktadır.
Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliğine Yönelik Tehditler: Doğal Mirasımızın Korunması İçin Acil Çağrı
Türkiye, zengin biyolojik çeşitliliğiyle dünya çapında dikkat çeken bir ülkedir. Ancak, bu doğal mirasımız giderek artan bir tehdit altındadır. Ülkemizin biyolojik çeşitliliğine yönelik pek çok tehlike ve korunma gereksinimi bulunmaktadır.
1. Tarım ve Ormancılık Baskıları:
Kırsal alanlarda hızlı nüfus artışı, tarım alanlarının parselasyon sorunlarına ve ormancılık politikalarındaki sürdürülemez uygulamalara neden olmaktadır. Küçük çiftçilerin gelirlerinin düşmesi, orman açma ve aşırı otlatma gibi biyolojik çeşitliliği tehdit eden faaliyetlere yönlendirebilmektedir.
2. Sürdürülemez Tarım Yöntemleri:
Step alanlarında kullanılan geleneksel ve sürdürülemez tarım yöntemleri, meraların tahrip edilmesine ve toprak verimliliğinin azalmasına yol açarak biyolojik çeşitliliğe zarar vermektedir.
3. Kıyı Alanlarının İnşası ve Turizm Baskısı:
Kıyı alanlarındaki arazi spekülasyonları, turizm yatırımları ve büyük kitle turizmi, deniz kaplumbağaları üreme alanları, Akdeniz foku yaşam alanları gibi önemli habitatların tahrip olmasına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olmaktadır.
4. Aşırı Balıkçılık ve Avlanma Baskısı:
Aşırı balıkçılık, yaban hayvanlarının avlanması ve kontrolsüz tıbbi bitki toplama gibi faaliyetler, birçok türün yaşamını sürdürmesini engellemekte ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir.
5. Çevre Koruma Eksiklikleri:
Çevre koruma programlarında uzman ve teknik eleman eksikliği ile yetersiz bilgi biyolojik çeşitliliğin korunması konusundaki çabaları zayıflatmaktadır.
6. Tarımsal Kimyasallar ve Sulama Sorunları:
Tarımsal kimyasal ve gübre kullanımının yanı sıra verimsiz sulama yöntemleri, tarım alanlarının tuzlanmasına ve biyolojik çeşitliliğin kaybına neden olmaktadır.
7. Yukarıda verilen tüm maddeleri içinde bulunduran “Habitat Kaybı”
Habitat Kaybı Nedir? Habitat kaybı, doğal yaşam alanlarının insan etkisiyle azalması veya değişmesi durumunu ifade eder. Bu süreç, tarım arazilerinin genişlemesi, ormanların tahrip edilmesi, kentsel alanların yayılması ve endüstriyel faaliyetler gibi etkilerle gerçekleşir.
Neden Önemlidir? Habitat kaybı, ekosistemlerin dengesini bozar ve biyolojik çeşitliliği azaltır. Bu, birçok bitki ve hayvan türünün yok olmasına veya neslinin tehlikeye girmesine yol açabilir. Ayrıca, ekosistem hizmetlerinde azalmaya ve doğal kaynakların dengesiz kullanımına sebep olabilir.
Etkileri; Habitat kaybının etkileri çok yönlüdür. Bunlar arasında biyolojik çeşitlilik kaybı, ekosistem hizmetlerinde azalma, iklim değişikliği ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler bulunmaktadır. Ayrıca, ekonomik kayıplara da neden olabilir.
Önleme ve Koruma; Habitat kaybını önlemek ve doğal yaşam alanlarını korumak için korunan alanların oluşturulması, sürdürülebilir kalkınma politikalarının benimsenmesi ve doğal kaynakların dengeli bir şekilde kullanılması önemlidir.
Ülkemizde planlanan ve yapılan Faaliyetlerde ve Projelerde (GES, RES, Maden, Konut, JES, Sanayi tesisi vd.) Ekosistem Değerlendirme Raporu hazırlanması, Koruma ve İzleme Çalışmaları’nın yapılması ile biyolojik çeşitliliğe, türlere, yaban hayatına ve çevreye olan etkilerin minimizasyonu mümkün olabilmektedir.